Zagrep, Hırvatistan - 1

Hırvatistan, vize almadan gidebileceğimiz nadide Avrupa ülkelerindendir. Sadece bir kere, o da birkaç günlüğüne gitmiş olmama rağmen, beni etkileyen şehirlerden birisidir küçük, güzel Zagrep. Ve o şehirden aklımda en canlı olarak şu üç şey kalmıştır; tramvay, çatılar ve sıcak şarap...



2006 yılının Aralık ayıydı ve Noel’e 8-9 gün vardı... 2007 yi karşılamaya hazırlanıyordu Zagrep... O yüzden her yer ışıl ışıl süslenmişti... Hava çok soğuktu ama en azından yağmur yada kar yoktu... Özellikle Jelacic meydanı bir harikaydı... her yer süslenmiş, koskaca bir çam ağacı, ışıklar, Noel baba kostümlü satıcılar... Zaten Aralık başında başlarmış kutlamalar. Akşamları meydanda konserler, gündüzleri çocuklar için gösteriler... Arka planda hep Noel şarkıları, her yerde müzik var... İnsanlar mutlu ve gülümsüyor... Kuru soğuğa rağmen sokaklar akşamları bile cıvıl cıvıl... İnsanlar ellerinde sıcak şarapları ve eldivenleri keyifle sohbet edip gülüyor... Bu manzara bana bir kere daha milletlerin alışkanlıklarının ne kadar farklı olabileceğini gösterdi; Bizler hava çok soğuk olduğunda kapalı mekanlara girer, oturup sıcak çay yada sahlep içeriz... Hırvatlarsa, meydana kurulan büfelerin etrafında toplaşıp, açık havada ve ayakta sıcak şarap içiyorlar... :-) Görünüş olarak bize benzeseler de alışkanlıklarımız taban tabana zıt olabiliyor demek ki...



Şehir oldukça küçük ama son derece temiz ve düzenli... neredeyse dakikada bir tramvay geçiyor.. ama ona bile binmeye gerek yok aslında, tamamen yürüyerek önemli her yeri görmek mümkün... Gel gör ki, içinden tramvay geçmeyen bir fotoğraf çekebilmek oldukça zor ;-)


Şehrin merkezi Ban Jelacic (Yelaçiç diye okunuyor) meydanı. Ve meydana adını veren Vali Jelacic’in at üzerinde, kılıcı havada bir de heykeli var. Zagrep’i Macarlardan kurtaran bir halk kahramanıymış Jelacic. Bu meydandaki sokaklardan birinden çok güzel bir çiçek pazarına giriliyor. Noel yaklaştığı için bir çok ağaç süsü, mumlar ve kapı süsleri satılıyordu... Sonra taze ve kuru çiçekler geliyor... ve bu sokağın sonundaki taş merdivenlerden Dolac Pazarına çıkılıyor. Burası benim dışardan katlı otoparka benzettiğim içerde her türlü meyve, sebze, et, peynir, şarap, hediyelik eşya vs. bulunabilecek dükkanların ve tezgahların bulunduğu güzel bir pazaryeri. Meydan gibi burası da canlı ve cıvıl cıvıl. Öğle yemeği yada kahve molası vermek için güzel cafeler de var, öyle sıradan sebze pazarları gibi değil yani...



Zagrep, yukarı ve aşağı şehir (gornji grad – donji grad) olarak ikiye ayrılmış ve eğer yürümek istemezseniz yukarıdan aşağıya bir çeşit raylı asansör diyebileceğimiz finüküler ile çıkabiliyorsunuz. Şimdi İstanbul’da da var bundan, Taksim-Kabataş arasında... Yukarı şehirdeki Kaptol bölgesinde bir çok tarihi eser var. Zagrep Katedrali bunlardan biri ve boyları 100m yi aşan iki kulesi şehrin heryerinden görünüyor. Katedralin tam önünde altın renkli Dört Melek ve Meryem Ana sütunu var.
 


Bunun hemen yanına Noel e uygun olarak minyatür bir “Betlehem” yani bizim bildiğimiz adıyla "Beytüllahim" inşa etmişler. Batı Şeria’da bulunan Beytüllahim’in Isa’nın doğduğu şehir olduğuna inanılıyor. Hz. İsa doğarken, Beytüllahim şehrinin üzerine çok parlak bir yıldız doğduğuna inanılıyor ve buna Betlehem Yıldızı deniyor. Bu parlak yıldız muammasını astronomlar hala tatmin edici bir şekilde açıklayamamışlar; Venüs ve Jüpiterin aynı hizaya geldiğinde tek bir yıldız gibi algılanmasından kaynaklanmış olabilir diyenleri var. Hatta bu teoriye göre Hz. İsa'nın Aralık değil, Haizran doğumlu olması gerektiği iddia edilmişti bir kaç sene önce... Her neyse,  Noel’de çam ağaçlarının en tepesine konan büyük parlak yıldız, işte bu olayı yani Betlehem Yıldızını simgeliyormuş.




Yukarı şehrin orjinal girişi ise Kamenita Vrata’dan (Taş Geçit). Bu geçitin içinde duvarında Meryem Ana ve bebek İsanın resminin olduğu küçük bir şapel var... Anlatılana göre, bu resim tahta çerçevesinin tamamen yandığı bir yangından hiç hasar görmeden kurtulmuş. O nedenle mucizevi olduğuna inanılan bu resmin önünde ve geçitin diğer uygun yerlerinde, mumlar ve çiçeklerin arasında diz çöküp dua ediyor bir çok insan.




Olur da nerede olduğunuzu unutursanız, St. Mark Kilisesi bunu size hemen hatırlatabilir. 13yy. dan kalma bu kilisenin çatısı Hırvat bayrağını andıran bir şekilde seramiklerle kaplı ve başka bir benzeri yokmuş. Kırmızı, beyaz ve mavi damalı zemin üzerinde iki adet hanedanlık arması var. Bunlardan sağdaki Zagrep’i soldaki ise Hırvatistan, Slovenya (ki Osmalı’dan alınmış) ve Dalmaçya Üçlü Krallığını temsil ediyormuş. İşin içine Almanlar ve Avusturya’lılar da karışmış, çünkü o zaman Hırvatistan Krallığı aslında Avusturya Krallığına bağlı bir alt krallıkmış... eee sonra o da Avusturya- Macaristan İmparatorluğu olmuştu zaten ;-) Yani karışık işler bunlar, ama özetle çatı ilginç ve güzel :-)

Bu arada Zagrep’i çatılarıyla hatırlamama neden olan St. Mark Kilisesi değil, Lotrçak (Hırsız) Kulesi. Bir zamanlar amacı hırsızlara karşı şehri korumak olan bu kule, şimdi harika bir şehir manzarası sunuyor.... Çatıların göründüğü fotoğrafları çekmek için en uygun yerlerden biri :-)
Çok uzun süreli kalışlar için sıkıcı gelebilir, ama fırsat bulursanız gitmenizi tavsiye ederim... Hatta iyi eldivenleriniz ve ayaklarınızı sıcak tutacak çoraplarınız varsa, Noel zamanı gidin ve şehri Noel şarkıları eşliğinde gezin derim :-)

Daha çok Zagrep resmine web albümünden ulaşabilirsiniz. (Yolculuktan Kareler'deki fotolara tıklayarak web albümüne ulaşabilirsiniz.



0 yorum yap >: